11 Aralık 2016 Pazar

Medyada Toplumsal Cinsiyet

Sosyal öğrenme kuramı temel  alınacak olursa, insanların dış dünyadaki; yani sosyal hayatlarındaki durumları ve olayları gözlemleyip, kendilerini model almaları da bir çeşit öğrenmedir. Buradan hareketle, Özlem Gündüz Kalan hocanın da makalesinde belirttiği gibi; “toplumu oluşturan her birey, çocukluktan başlayarak doğa, sosyal hayat, ve kendi varlığıyla ilgili bilgiler ve düşünce biçimleri edinmeye başlar.”  Sosyal öğrenme kuramı temelinde bireylerin başkalarını gözlemleyerek öğrenmeyi gerçekleştirdiğini öne sürer. Dolayısıyla sosyal olgular özellikle bireysel kimlik edinme sürecinde, kitle iletişim araçlarında kullanıldığında; insanların durumları ve olayları içselleştirerek çıkarımda bulunmalarını ve bunları da sosyal yaşamlarında uygulamalarını kaçınılmaz kılacaktır.
Birey zaman içerisinde gördüğü ve duyduğu bir takım durumları içselleştirir  ve ileriki yaşamlarında bunları doğal birer davranışmışçasına sergiler. Sosyal bilişsel kuramın öncülerinden eğitmen psikolog Albert Bandura, sosyal öğrenme kuramı ve sosyal öğrenme kuramının eğitime yansımaları konusunda şunları savunur: “ bandura ve onun gibi düşünenler için algılama, insan öğrenmesinde uyaran ve tepki arasındaki arı değişkendir. Anlık durumlar bilinçli yaşantıyı etkilediğinde algılayan birey bu duruma ilişkin fiziksel ve sosyal özellikleri belirli özel eylemler aracılığıyla çağrıştırı. Anlamlı psikolojik durumlar (ipuçları) birey belirli bir zaman diliminde etkileyerek, davranış oluşturmaya yarayan beklendtileri oluşturu. Bu bilgiler ışığında, düşünecek olursak sosyal öğrenme kuramı davranışsal ve bilişsel kavramları birleştirir ve birirleriyle tamamlar. Bunun yanında bilişsel, davranışsal ve çevresel faktörlerin birbirnii ektileyici yapısı vardır. dolayısıyla günümüz şartlarında düşünecek olursak: “ medya, bilişsel öğrenme ve birey gelişiminde çok önemli bri yere sahiptir.” Diyebiliriz. Görsel ve işitsel zeka ile birlikte psikomotor öğrenme gibi bir çok öğrenme yoluna ön ayak olabilecek medya, doğru kullanılmadığında toplumda aşşılması güç yanlı kalıpyargılara sebep olabilir. Dolayısıyla medya, insanların zihin algıalrı üzerinde çok etkili bir araç olup; toplum üzerinde bir silah olarak da kullanılabilir. Son zamanlarda özellikle sosyla medya, insanlar üzerinde farklı algılara sebep olmuştur. Özellikle, gençler arasında bunu net olarak gözlemlemek mümkündür. Örneğin, sosyal medya dilinin yeni kelimeleri (mana, trollemek, tuglife, fuckbody, online, one minute, olumbak git vs….) dilimize de yerleştirmesi ya da günümüzde yeni insanlar tanımamnn tek yolunun, sosyal medya olduğunu düşünen bir zihniyetin oluşması da kitle iletşim araçlarının yanlı ve yanlış kullanımından doğan kalıpyargılara örnek olarak gösterilebilir. Medya her zaman yansız ve duru olmalıdır. Dayatma ve sınırlamaları içeren koyu ve eleştiriye kapalı her mataryel sağlıksız bir durumun işaretidir.

Kitle iletişim araçlarının toplumdaki ve bireyler üzerindeki etkisi yadsınamayacak kadar fazladır. Doğru kullanımında çok fayda sağlanabildiği gibi yanlış kullanımı da ciddi bir yanlışlıklar silsilesine sebep olacaktır. Bu sebeple amaç sapkınlıklarının önüne geçebilmek için, medya her zaman objektif olmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder